Atamızın en güzel miraslarından birisi olan Yurtta sulh cihanda sulh ilkesi maalesef aleyhimizde kullanılıyor.
Bizim barış ve huzur isteğimiz korkaklık ve zayıflık olarak görülüyor o sebeple misyonerler,
istihbarat örgütleri ve terör örgütlerinin cirit atması için her fırsat ve zemini hazırlıyorlar…
Unuttukları bir şey var Çanakkale savunması, kurtuluş savaşı, Kıbrıs barış harekatı ve 15 Temmuz gibi badireleri atlatmış bu millet gerektiği zaman gerektiği gibi cevabını vermiştir ve verirde.
3 kıta hüküm sürmüş olan atalarımızdan kalan mirası tekrar almak kızıl elmamız olmalı…
Türkiye sadece Anadolu ve Trakya’nın bir bölümü ile yetinmemeli 100 yıldır bu topraklara sıkıştık kaldık…
Emperyalistlerce önce belirlenen sınırlar mutlaka fırsat ve doğru adımlarla yeniden çizilmeli, bizim haritalarımızı kafasına göre çizen NATO, Yunanistan, Irak ve Suriye den alacağımız toprakların olduğu bir harita olmalı ve bize rehber olmalı…
Bunun için milli ve yerli üretim gibi milli ve maneviyatı yüksek bir toplum yetiştirmekte gayretimiz olmalı.
Misyonerlik, sapkınlık ve LGBT gibi toplum düşmanı oluşumlara karşı kendimizi korumalı ve savunmalıyız.
Evangelistlerin amacı Müslüman toplumları kandırarak inançsız ve hedefsiz toplum oluşturmak olarak karşımıza çıkıyor.
Evangelistlerin varlık sebebi Müslümanlığı ortadan kaldırıp İsa Mesih’in dünyaya gelmesi ile dünyayı kurtarması inancına dayanır.
Bu nedenle dünyadaki tüm Müslüman, hak adalet ve temiz toplum gayreti ve inancında olmalıdır.
Evangelistlerin de merkezi KUDÜS tür.
Kudüs Yasası veya tam adıyla Temel Yasa, Kudüs, İsrail’in Başkenti, 30 Temmuz 1980’de (İbrani takvimine göre 17 Av 5740) İsrail Parlamentosu (Knesset) tarafından kabul edilmiştir ve Kudüs’ün “bütün ve birleşik” olarak İsrail’in başkenti olduğunu ileri sürer.
ABD Başkanı Donald Trump’da İslam dünyasından gelen tüm tepkilere karşın Kudüs’ü İsrail’in resmi başkenti olarak tanıdı ve Tel Aviv’deki ABD Büyükelçiliği’nin Kudüs’e taşınacağını açıkladı.
Donald Trump Beyaz Saray’da yaptığı açıklamada bu adımı “gecikmiş bir karar” olarak nitelendirdi ve “Sorunlarımızı başarısız olmuş stratejileri yineleyerek aşamayız” dedi.
“Kudüs sadece üç büyük dinin kalbi değildir” diye konuşan Trump, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Aynı zamanda dünyanın en başarılı demokrasilerinden birisinin de merkezidir.
Yaşlı bunak Biden’den aldıkları güçle Siyonizm harekete geçti ve Filistin ve tüm Ortadoğu’da devlet terörü estiriyor…
Çağımızın hitleri Netanyahu ABD, Avrupa devletleri ve Siyonizm sempatizanı devlet ve şirketlerin desteğiyle soykırım uyguluyor…
Elbet bunun hesabını verecekler, düşen füzeler İsrail’in başkentini kalbinden vurarak bu dehşete son verecek yada bir dünya savaşı başlayacak, azdan az çoktan çok gidecek…
Bu kadar kan bir yerde artık barış olmaz olsa da uzun sürmez, mutlaka bu yaşananların intikamı olacak…
İsrail bu yaptıklarının hesabını mutlaka ödeyecek.
Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanların birlikte barış içinde yaşayıp özgürce ibadet ettiği bir yerdir.”
Trump ve Biden inansın yada inanmasın yakın çevresi, Evangelistlerin baskısı ve yaklaşan seçim kaygısıyla bu kararı almak zorunda kaldı, tıpkı bazı parlamentoların sözde ermeni tasarısını kabul etmeleri gibi…
Gerçi Trump tüm bu çabasına rağmen seçimleri kaybetmişti (ABD’de yapılan başkanlık seçimlerine müdahale edildi ya da edilmedi bunu da yaşarsak görürüz inşallah)
Yine bir seçim var bakalım ABD başkanı bir birinden hiç bir farkı olmayan Trump mu Harris mi olacak ?
Bu arada gözden kaçan bir detay var, gerek dini gerek siyasi nedenlerle Kudüs İsrail’in başşehri ilan edilmiştir.
Evangelistlerin hizmetinde olan ABD tüm batı devletlerini de yanına çekerek İslam’a karşı topyekün mücadele için İsrail’e destek için çaba ve gayret içerisindedir.
Onların ne yaptıkları nasıl yaptıklarını öğrenmek çok önemli ancak asıl mesele bizim bu konuda neler yaptığımız/yapacağımızdır.
Gördüğüm kadarıyla Diyanet bu işlere son derece uzak onlar kendi dünyalarında kendi mecralarında yola devam ediyorlar.
Aksi bir durum olsa her halde duyardık…
90 bin cami var ancak Cuma namazı dışında cemaat yok, bu araştırılması ve ilgilenilmesi gereken bir sorun değil mi?
Oysaki camiler tarih boyunca toplanma istişare etme, ilim, bilim ve aydınlanma merkezleri değil mi?
Dünyaya ışık saçan bilim adamlarımız medreselerde eğitim görmüş kimseler değil miydi?
Bu gün ne oldu da artık o atmosfer o heyecan o hedef yok?
Cemaatlere gelince (o konuya en iyisi hiç girmeyeyim? )
Velhasıl kelam toplum uyuyanlar ve uyumayanlar olarak iki kısım olarak devam etmekte, bende diyorum ki ölünce bol bol uyuyacağız bari yaşarken ülkemiz ve milletimiz için bir şeyler yapalım oyun çok büyük ne diyor atalarımız su uyur düşman uyumaz…
Hami Fiskeci
Ekonomi ve Tarım Yazarı